Kürsü
Mehmet Görmez: “İhtilafımız hilafa, tefrikaya ve fitneye dönüşmemeli”-Abdullah Yıldız
Follow @dusuncemektebi2
“İhtilaf fikirler arasında olur. Hilaf ise şahıslar arasında yaşanır. Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar. Müsademe-i eşhastan ise kin, öfke, adavet ve fitne ortaya çıkar...
“Umran” dergisinin Mart 2017 sayısında Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanımız Sayın Mehmet Görmez’le, “Ä°htilâf ahlâkı” üzerine oldukça önemli mesajlar içeren güzel bir röportaj gerçekleÅŸtirdik. Bu röportajda yer alan mesajların bazı bölümlerini, altını çizerek Yeni Akit okuyucularıyla paylaÅŸmak istiyorum:
“Ä°htilaf fikirler arasında olur. Hilaf ise ÅŸahıslar arasında yaÅŸanır. Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doÄŸar. Müsademe-i eÅŸhastan ise kin, öfke, adavet ve fitne ortaya çıkar...
...Ä°htilaf delile ve beyyineye; hilaf ise delilsiz iddialara ve zanna dayanır. Ä°htilaf isabetli görüşe, hakka ve hakikate götürülürken; hilaf kısır ve sonu gelmez tartışmalara götürür. Sonuçta “tefrika” dediÄŸimiz parçalanma ortaya çıkar. Ä°htilaf dikkatle yönetildiÄŸinde besleyici ve geliÅŸtirici bir süreç yaÅŸanır. Halbuki hilaf, katı ayrışmaların habercisidir. Bu da sadece zihinsel anlamda deÄŸil duygusal anlamda da birbirinden uzaklaÅŸan, yabancılaÅŸan insanlar üretir. Toplumun birlik ve beraberliÄŸini tehdit eder. Fitneye, kaosa zemin hazırlar...
İhtilafı hilafa ve nizaa dönüştürmemek, farklı fikre ve düşünceye saygı göstermek, ihtilaf ahlakının en temel prensiplerindendir. Bu saygı, aslında hakikate duyulan özlemin ve din kardeşliğine gösterilen özenin ifadesidir...
Mubahları harama, haramları da mubaha dönüştürmek, ihtilaflar esnasında yaÅŸanan en ciddi hatalardan birisidir. Ä°baha alanına müdahale edemeyiz. Allah’ın belirlediÄŸi sınırları daraltarak ÅŸahsi kanaatlerimize veya evhamlarımıza göre haramlar belirlemeye kimsenin hakkı yoktur. Aynı ÅŸekilde Allah’ın yasakladığı hususları da kıt bilgimiz ve indi fetvalarımız ile ibahaya çevirme cüreti gösteremeyiz...
İhtilaf ahlakı deyince aklımıza gelen önemli kaidelerinden biri de görüşlerimizi mutlak doğru olarak takdim etmemek; hatalı olabileceğimizi, kardeşimizin isabet etmiş olabileceğini hesaba katmaktır. İhtilaf yaşadığımızda kardeşimizin niyetini sorgulamak, onu samimiyetsizlikle suçlamak büyük hatadır. Hele bir de taraflardan birisi kendini -haşa- dinin sahibi ve ehl-i sünnetin hamisi olarak görüyorsa, o ihtilaftan bereket beklenebilir mi?
...Bu baÄŸlamda ihtilaf ahlakını yerle bir eden en büyük yanlış, karşısındakini bidatle ve dalaletle suçlamak, tekfir etmeye kalkışmaktır. Müslümanlar, “Ehl-i kıble tekfir edilemez” prensibini aklından çıkarmamalıdır. Ebû Hanife’nin dediÄŸi gibi, “Allah’tan inen kitaba iman eden kimse, tevilinden dolayı tekfir edilemez.”...
Ä°htilaf ahlakının bir diÄŸer ilkesi ise, Ä°slâm’ın sabitelerini ve sarsılmaz esaslarını, tartışmalı fer’î meselelere feda etmemektir. Yan konular, fıkhî detaylar hakkında kanaat belirtirken haklı çıkabilmek adına dinin asıllarını çiÄŸnememektir. Ãœzülerek ifade ediyorum ki, bugün Ä°slam beldelerinde Müslüman kanı akmaya devam ederken ‘Namazda ÅŸehadet parmağı nasıl kaldırılacak? Nerede kaldırılacak? Kaldırılmazsa ne olur?’ gibi fer’î meseleler ısrarla gündemde tutulmaktadır. Müslümanlar usulsüz, amaçsız, sonu belirsiz tartışmalarla meÅŸgul edilmekte; dinin hiyerarÅŸisini kaybetmiÅŸ bir ÅŸekilde günlerini ve gündemlerini zayi etmektedir.
Din konusunda derin bir bilgi birikimine sahip olan kimselerin bile, bu bilgiyi elde ederken, başkasına naklederken, tartışırken takınması gereken bir edep, kullanması gereken nezih bir dil ve üslup vardır. Din hakkında usulsüz bir biçimde konuşulmaya başlandığında, din istismarı da artmaktadır. Dinin bizi birleştiren gücü zayıflamakta, aksine din-i mübin-i İslam, ayrılıklar ve aykırılıklar için bahane edilir hale gelmektedir. Ekranlarda dinî meseleler ihtilaf ahlakına uymayan konseptlerde tartışıldıkça, görüş alışverişinden, uyumdan, rahmeti tecelli ettirecek güçlü bir diyalogdan bahsetmek zorlaşmaktadır.
Farklı dinî yaklaşımlarımız, geleceÄŸe hep birlikte güvenle bakmamızın önündeki engeller olmamalıdır. Ä°slam’ın sabitelerini elbirliÄŸi ile muhafaza etmek, deÄŸiÅŸkenler konusunda ise birbirimizi dinlemeye, deÄŸerlendirmeye ve anlamaya çalışmak zorundayız. Zira ihtilafın hilafa, tefrikaya ve fitneye dönüşmesine fırsat vermemek her Müslüman için vazgeçilmez bir sorumluluktur.”
Henüz yorum yapılmamış.